Dumansız Kampüs Hareketi

Tütün ürünleri kullanımının ölümcül hastalıklara hatta ölüme sebep olduğu, artık herkes tarafından kabul edilmiş bir gerçek. Buna rağmen tütün tüketimi hala çok yüksek değerlere sahip. Tütün tüketimini azaltmayı, bireyleri sadece eylemlerinin sonuçlarını göstererek sağlamalıyız. Yasal destek ve yaptırımların sağlanmasının yanı sıra toplumsal zihniyet dönüşümünü gerçekleştirmek de gerekmektedir. Kapalı alanlarda sigara tüketiminin yasaklanmasıyla büyük bir ölçüde pasif sigara içiciliğinin önüne geçilmiştir. Fakat sigara içen kişiler, yanında sigara içtikleri insanların sağlıklarını ciddi şekilde tehdit ettikleri gerçeğini henüz ahlaki bir değer olarak içselleştirebilmiş değillerdir. Nasıl ki birine kendisine şiddet uygulamamıza izin verip vermeyeceğini sormayı komik buluyoruz, yanında sigara içmek için izin istemenin de sorulamayacak kadar komik algılanması gerekir. Bu anlayışı hâkim kılabilmek için sigara içmeyen bireylere, kendi sağlık ve haklarını hatta kendi haklarını savunamayacak durumda olan toplumun diğer bireylerin haklarını da savunma görevi düşüyor. Bunu en basit şekilde, yanınızda sigara içilmesine izin vermeyerek yapabilirsiniz. Tütün ürünlerini içmenin hem içene hem de içildiği yerde bulunanlara zararı olduğunu ve verilen zararın bir hak gaspı olduğunu anlatmamız gerekmektedir. Peki, insanlar bu kadar zararlı olan bir maddeyi neden içiyorlar?

Sigara fiziksel bağımlılığa sebep olmakla birlikte yapılan araştırmalar göstermiştir ki sigara içenlerin büyük bir çoğunluğu psikolojik nedenlerle sigara içmeye başlayıp devam ediyorlar. Fiziksel bağımlılık vücudunuzun sizin bilinciniz dışında bağımlı hale geldiği nikotini talep etmesiyle sizde sigara içme isteği uyandırmasıyken, psikolojik nedenlerle sigara içme isteğinizin oluşması aslında farklı ihtiyaçlarınızın olduğunu fakat bu ihtiyaçlarınızı sigara ile gidermeye çalıştığınızı göstermektedir. Eğer gerçekten neye ihtiyacınız olduğunu bilirseniz, sigara içmek istemeyeceksiniz.

Nedenleri ortadan kaldırmadan, sonuca giden eylemi de engelleyemeyiz. O yüzden sigara içenlerin neden sigara içtiklerini anlamamız ve bu nedenleri ortadan kaldırmaya ya da nedenlerin gerçekten sigara ile çözülemeyeceğini göstermeye çalışmalıyız. Örneğin sigara içmenin kendisini daha havalı gösterdiğini düşünen bir arkadaşımıza; kendine ve çevresindekilere zarar vermenin havalı bir davranış olmadığını, özenilecek değil, kaçınılması gereken bir davranış olduğunu anlatabiliriz. Sigara içerken, üzerine sinen kötü koku,  aynı zamanda ağzının da kötü kokmasına sebep olur. Dişlerin sararmasına, cildinin ve saçlarının kurumasına sebep olur. Böyle bir görüntü havalı mıdır?

Sigara içmeyi bir tercih ve özgürlük olarak gören diğer bir içiciye ise, bağımlılığın bir özgürlük değil tersine içeni esir alan bir durum olduğunu anlatabiliriz. Özgür irademizle yaptığımız seçimler bizlerin kontrolünden çıktığında artık özgür bir tercih değil mahkûmiyete dönüşür. Sigara içmek bağımlılık yaptığı için sizi tutsak ederek özgür iradeniz dışına çıkarır.

Yapılan araştırmalar çoğu zaman sigara içmenin davranışsal bir alışkanlık olduğunu göstermiştir. Çalışırken mola vermek için bir bahane, otobüs beklerken sıkılmamak, duygusal yoğunluk yaşandığında sakinleşmek için vb. Çoğu zaman ise sosyal içicilik diye tanımladığımız, bulunulan ortamda sigara içen birilerini görünce içmek gerekliliği hissedilmesi sigara tüketimine yol açıyor.